9 Ağustos 2016 Salı

Özel Duyuru!

Sevgili Blogumun Tatlı Misafirleri;

     Öncelikle şunu belirtmek isterim ki bloguma günü gününe bir şeyler paylaşamıyorum bu yüzden özür dilerim. Nedenini de açıklayayım. Aslında bu yaz tatilimi kurgularıma ayırmıştım. Bu blogu kurmak pek aklımda yoktu ama bir heves ettim kurdum. Yine de pişman değilim sadece çok ilgilenemediğim için üzgünüm. Pek fazla da ziyaretçim yok zaten, belli ki blogum çoğu kişinin dikkatini çekmedi. Olabilir kişisel bir düşüncedir bir şey diyemem zaten bende pek milyonları görmeyi beklemiyordum. İşin aslı geçmişimden geleceğime götürebileceğim bir hatıram olsun istiyorum. Bu blogun da geçmişimi bana yadigar etme fırsatı sunacağını düşünüyorum.

Mutlu oluyorum. Bir şeyler yazmaktan, kendimi: kelimeleri kağıda dökerek ifade etmekten, yazdıklarımı düşlemekten, duygularımı kelimelerde yer vermekten, bütün benliğimi sadece bu şekilde hizaya sokmaktan mutlu oluyorum. Acılarımı, sevinçlerimi, öfkemi, göz yaşımı, kırgınlığımı... Söyleyemiyorum çoğu kez. Kağıt kalem yoldaşlık edince de çok mutlu oluyorum.

50 ye yakın kurgum var ve uzun zamandır bir tanesini kaleme almış bulunmaktayım. Bu işe başladım ve sonucunu da görmek istiyorum. Kitap olup göz yaşlarını silmesini, mutluluğa kucak vermesini istiyorum. İlk kitap olduğundan ister istemez baya bir özeniyor insan bende fazlasıyla üstüne titriyorum. Aman yazım hatam olmasın, aman hissetsin okuyucum, aman zihninde hayal edebilsin diye diye bir türlü devam edemiyorum. Her sayfayı abarttığımı düşünebilirsiniz ama en az 100-200 hatta daha fazla kez okuyor, gözden geçiriyorum. 2 yıldır bu kurguyla uğraşıyorum baya bir yol kat ettim lakin 100 sayfadan ilerisini daha göremedim :D :D Üzülüyorum da mutlu da oluyorum. Bir an önce bitirmek sıcak kalplerde yuva kurmak istiyorum yani sevimli okuyucularım olsun istiyorum. Yinede hayırlısı diyoruz. Her şey olacağına varır. Sabretmekten başka da çarem yok. Ama pes etmeyeceğim hiç okunmasa bile yazmaya devam edeceğim. Sonuçta 2 yıldır gecemi gündüzüme kattım, 2 yıldır heyecanla bekliyor, ağlıyor, sabahlara kadar oturuyorum. Elbette hakkımı da alacağım. Bu yazıyı okuyanlara kucak dolusu sevgi ve öpücüklerimi gönderiyorum teşekkürler. :)

22 Temmuz 2016 Cuma

Bizimkisi Fırtınada Kopan Bir Aşk Hikayesiydi \♥/

Rüzgar eser, gürler, geçip gider...
Yapraklar, hisseder, korkar, amansızca yaralı kalır.
Rüzgar bilmez gidişinin ne kadar acı verici olduğunu,
Yapraklar acı veren gidişin bile umut kırıntılarıyla bekler.
Rüzgarın esintisiyle canı yansada onu hissettiği için yinede mutludur.
Yapraklar sallanır öne arkaya, eğiktir başı esinti geçip gitsede doğrulamaz.
Hele bir fırtına koptu mu ki başını toprağa gömer çıkamaz geri, çıkartmazlar.

16 Temmuz 2016 Cumartesi

🎌 TÜRKİYEYİZ 🎌

Bir bayraktır vatanı bir bütün yapan. Biz türküyle, kürdüyle, alevisiyle, sünnisiyle her şeyiyle bir bütünüz. Evet belki farklı siyasi, dini görüşlerimiz olabilir ama vatan uğruna hiç bir fark gözetmeksizin bir bütün oluruz. Siz kim oluyorsunuz da Türkiyeyi karşınıza alıyorsunuz! Siz bizim kim olduğumuzu biliyor musunuz ki bizi birbirimize düşürmeye kalkışıyorsunuz! Güldürmeyin  Aç köpekler siz benim milletimin nasırlı elleri kadar kendinizi değerli mi sanıyorsunuz! Dışarıdan nasıl bir millet olarak görünüyoruz bilmiyorum ama bizi asla ama asla karşı karşıya getiremezsiniz buna gücünüz yetmez İzin Vermeyiz! Bu millet nasıl birbiriyle hiç anlaşamayan iki kardeşten birine zarar geldiğinde, diğeri pençelerini çıkartıyorsa Türkiye de böyle. Biz birlik olup vatanımıza sahip çıkmayı çok iyi biliriz. Hangi vahşinin gücü iki kardeşi birbirine düşürmeye yeter ki! Biz Hz. Muhammed (S.a.v) torunlarıyız. Biz Fatih Sultan Mehmet'in evlatlarıyız. Biz Mustafa Kemal Atatürk'ün askerleriyiz. Kimin gücü yetebilir bizi ayırmaya Kimin? Siz kimi karşınıza aldığınızın farkında değilsiniz. Açın Gözlerinizi ve etrafınıza bakın biz TÜRKİYEYİZ.
 Bizim ne silahımız, ne uçağımız, ne kurşunumuz var. Bizim İnsanımız, milletimiz var. Neye yarar millet olmadıktan sonra silah, kurşun. Bizim anlı şanlı dalgalanan Bayrağımız var şehit kanı kokuyor, vatan kokuyor, toprak kokuyor!. Bilmiyor musunuz ki bizim marşımız KORKMA diye başlıyor. İki, üç, beş çapulcu için vatanına ihanet etmeyiz. Bizim kanımızda kaçmak, ihanet olmaz. Biz kanının son damlasına kadar savaşır ve gerekirse ölürüz. Bizim köklerimiz sağlam Ey kendini bilmezler!! Duymadınız mı biz kanımızla tarih yazdık tarih. Bayrak inmez, Ezan dinmez, Vatan BÖLÜNMEZ!! Ulu Önderimiz ne demiş hiç duydunuz mu hatsizler!! ''Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça, terk olunamaz. TERK ETMEYİZ...

13 Temmuz 2016 Çarşamba

Kimsesizlik .•·٠•●♥ Ƹ̵̡Ӝ̵̨̄Ʒ ♥●•٠·˙


Yolcu koltuğunda tek başıma herkesin olduğu ama benim için hiç kimsenin olmadığı çoook uzak diyarlara gidiyorum. Alışmıştım bu hisse hem de o kadar çok alışmıştım ki aklımla yaşadıklarıma üzülemiyordum bile. Eskiden çok korkardım bu kelimeden her bu kelimeyi duyduğumda kuytu bir köşeye sığınır, sessizce saatlerce ağlardım. Ama şimdi canımın yanamayacağı kadar kimsesiz hissediyordum kendimi . Tıpkı bir fırtınadan  dimdik ayakta kalmayı başaran bir papatya gibi, yada gök gürültüsünün o canavar sesiyle yatağın altına korkakça sığınan bir çocuk gibi. Artık sonbahar yaprakları kadar bitkin ve ruhsuzdum. Sadece bekliyordum rüzgarın o ılık dokunuşuyla dalımdan koparılmayı.

Kimsesiz...bu kelime hiç okunmayan yada çok okunmaktan yıpranmış saklanmaya muhtaç bir kitap kadar üzerimde kol geziyordu. Nefes almak kifayetsizdi. Nefes almayı unutmuş bir çocuk için. Bir noktaydım cümleye anlam katan özneden en uzaklarda yer alırken, bir dikendim güle mahkum, güle köle, güle hasret. Hem can yakıyordum hem hayat veriyordum. Belki de sadece ölümün sessiz haykırışını kan dökerek haber verebiliyordum. Kimsesizdim en çokta kimse olmaya muhtaçken, nefes alıyordum ama boşlukta gibi. Görünmez bir hayalet gibi koşturuyordum dünyanın etrafında. Beni de içine hapsetmesi için, herkes olmak için.

Masallardaki gibi mutlu bir son beklemiyordum. Mutlu bir başlangıç yapmamışken. Sadece birazcık birazcık bile olsa kötü bir rol alıp hayatı paylaşmak istiyordum. Hayat bana küsmüşken ve birazcıkta olsa bu üzgün yüzüme rağmen birilerini güldürmek istiyordum. Korkuyorum dünyaya aitken dünyaya ait olmamaktan. Kimsesizlikteyken hiç kimse olmaktan ve korkuyorum hiç kimsesizliğim de boğulup kimsesiz başımda eşsiz bir tınıyla başımın dönmesinden.


 Ama korkmuyordum kimsesizliğin beni terk etmesinden çünkü tabiri caizse kimsesizken daha ne kadar yok olabilirdim ki!

12 Temmuz 2016 Salı

Soğuk - Sıcak ☺☻

Soğukta sensin, sıcakta sen. Bir baktın mı buz kesilir cayır, cayır yanan kalbim. Bir de güldün mü alev alır buzdan kaskatı kesilmiş bedenim.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...